Çocukların Öğretmeninden Duymak İstemedikleri
Öğretmenler gün içinde gerçekten yoruluyorlar bunu kabul etmek lazım. Çocuklarla çalışmak yorucu ama keyifli bir iş. İşte bu yorgunlukla söyledikleri cümleleri derledik. Bakalım çocukların karşılarında çaresiz kaldıkları cümleler neler?
Eveeet..Buraya bak…
Öğretmenimiz burada sınıfın ilgisini bir yere topluyor. Fakat öğretmenler bu cümleye o kadar alışmışlardır ki daha işaret ettikleri yerde henüz bir şey yokken de “buraya bak” diye sınıfı yönlendirmektedirler. Oraya bakan çocuğumuzun ise gördüğü tek şey boş bir tahta ve öğretmenin tahtaya vuran parmağıdır. Öğretmenimiz gün içinde o kadar çok buraya bak demektedir ki bu dikkat toparlayıcı cümle bazı çocuklar için anlamını yitirebilmektedir.
Nerdesin sen?
Sanki çocuk “öğretmenim bahçede top oynuyordum.” dese öğretmen de “tamam çocuğum ben sadece nerede olduğunu merak etmiştim, teşekkür ederim otur yerine.” diyecek. Zil çalınca sınıfa öğretmenden sonra giren tüm çocuklar bilir ki kapıyı açıp da öğretmeni tahtada karşılarında gördüklerinde öğretmenden gelen bir nerdesin sen,
“Zil çaldı yine mi duymadın sen? Kaç defa uyaracağım seni benden sonra sınıfa girme diye, yavrum sen ne zaman öğreneceksin bunu?” dur. Ve bunun anlamını bilen çocuk hemen en masum tavrını takınıp ya cevap vermeden yerine oturur. Ya da özür dilerim öğretmenim diyerek ufak bir gönül alıp geçer yerine. Bu nedenle eğer bir ilkokul öğretmeni size hışımla nerdesin sen diye sorarsa sakın ona aldanıp nerede olduğunuzu söylemeyin. Bunu bir ilkokul öğrencisi bile bilir☺
Yavrum neye gülüyorsunuz kikir kikir?
Acaba güldüğü için sürekli açıklama yapmak zorunda olan başka toplum var mıdır bizim gibi? Küçükken evde çok güldüğümüz zamanlar annelerimiz “Bu kadar gülmenin sonu ağlamadır.” klasik cümlesiyle güldüğümüz için hemen oracıkta vicdan yapmamızı sağlarlardı sağolsunlar. Gülünmemesi gereken yerlerde güldüğü için gülen çocuklar cezalandırılırdı. Gülünmemesi gereken yerler vardı çocuklar için. Okuyunca ne kadar mantıksız geliyorsa, çocuklar bunu yaşarken de bir o kadar mantıksız geliyor onlara. Çocuk o gülecek tabi ki. Keşke yetişkinler de bir anda kikir kikir gülse. Hiçbir çocuk sormaz niye gülüyorsun şimdi diye, çocuk da katılır gülmeye kahkahalarla güler. Gülsün öğretmenim çocuklar hem de kahkahalarla gülsünler…
Neden kavga ettiniz? Neden gelip bana söylemediniz?
Siz şimdi anne-babalar olarak hoşlanmayacaksınız ama maalesef çocuklar kavga ediyorlar. Bazıları önemsenecek derecede ciddi kavgalar bazıları da gündelik geçimsizlikler. Her neyse çocuklar bir şekilde kendi köşelerinde kavga ederlerken yakalanırlar. Bu genelde başka bir öğretmen tarafından gerçekleştirilir. Kendisi kavgaları önleyici nöbetçi öğretmendir. Çocuklarla konuşulur ve tatlıya bağlanır durum. Sonra kavga eden çocukların sınıf öğretmenlerine bilgi verilir. Öğretmen uygun bir zamanda kavgacıları yanına çağırıp olayı baştan sona anlattırır. Nedense hiçbir zaman olayın başı yakalanamaz bu soruşturmalarda. Çünkü o bana bunu dedi hayır asıl o bana dedi ama önce o da bunu yaptı derken iş çığırından çıkar ve öğretmenden beklenen cümle gelir “ neden gelip bana söylemediniz de kavga ettiniz?” aslında söyleseler ne olacaktı biliyor musunuz? Bir alt paragrafa bakınız lütfen..
Her şey öğretmene söylenmez, birbirinizi şikayet etmeyin
Ne yapsın şimdi bu çocuklar öğretmenim? Tabi ki kavga etmesinler o ayrı konu. Gelin bana söyleyin ve bana şikayete gelme arasında bir pinpon topu gibi seker durur yavrucaklar. Hayır zaten yaşları küçük. Hangi hallerde öğretmene gidilir hangi hallerde kendi arasında çözülür, ne gibi durumlar şikayete girer, ne gibi durumlar önemlidir bilemez ki o. Neyse kızma sen onlara bir dahakine kendi aralarında hallederler öğretmenim.
Bağırtmayın beni
Sanırsın çocuk derste problemini çözerken bir aydınlama yaşıyor ve dur ben şu öğretmeni bir bağırtayım da geleyim diyor. Aslında bu cümle nedir biliyor musunuz? Öğretmenimin sesi istemeden yükseldiğinde kendine kızar. Birazcık üzülür hemencecik bağırmasını bir nedene bağlar. Ben bağırmıyorum çocuklar siz bağırtıyorsunuz. Hadi bir toparlayalım kendimiz der. Ama siz yine de bağırtmayın öğretmenlerinizi çocuklar!
Kendini de unutsaydın
Keşke unutsaydı da onu böyle küçük düşürmeseydin ah be öğretmenim! Belli ki bu kuzu organize olamıyor, dikkat edemiyor, belki de yapmak istemiyor o nedenle bilerek unutuyor. Ama var bir şey ki unutuyor. Acaba anne-babayı çağırıp ayrıntılı bir görüşsek mi? Bu unutmaların sıklaştı gibi geliyor bana , konuşmak ister misin diye sorsak mı? Ne yapsak da ona bu cümleyi unuttursak acaba?