Mutlu Çocuk Yetiştirmek
"Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmaktır." -Paulo Coelho
Çocuklarımızın başarılı olması için elimizden geleni yapıyoruz. Onları imkanlarımız el verdiğince en güzel okullara gönderiyoruz. En iyi kitapları alıyor, en doğru öğretmenleri bulmaya çalışıyoruz. Hafta sonları faaliyetten faaliyete koşturuyor, yaşıtların geride kalmaması için ne var ne yok yaptırıyoruz. Bütün bunları yaparken bazen çocuklarımızın “çocuk” olduklarını atlayabiliyoruz.
Çocukluk çok değerli bir an. Hiç düşündünüz mü çocukluğunuza dair güzel bir an gözünüzün önüne geldiğinde ne kadar mutlu olduğunuzu? Tabi aynı şekilde kötü bir anıyla ilgili de ne kadar olumsuz duygular hissettiğinizi. Umalım ki hepiniz güzel hatıralarla dolu bir çocukluk geçirmiş olun. Bu olmasa dahi çocuklarımızın o değerli anlarını mutlu geçirmelerine yardımcı olabiliriz. Nasıl mı? İşte size birkaç ipucu…
Her şeyden önce siz mutlu olun!
Mutluluk bulaşıcıdır. Mutlu bir çocuk istiyorsanız öncelikle anne-baba olarak sizlerin mutlu olması gerekir. Çocuklar bizim aynamızdır. Stresli ya da kaygılı olduğumuzda çocuklarımız da aynı duyguları yansıtır. Bu nedenle elimizde olmayanlara üzülüp hayatımızın değerli anlarını olumsuz duygularla geçireceğimize elimizde olan güzelliklere bakıp bu anların keyfini çıkarmamız gerekir. Elimizdeki en büyük mutluluk kaynağı çocuklarımız.
Gülümseyin!
Gülümsemek için illaki bir neden gerekmiyor. Çocuğunuzla iletişim kurarken gülümseyin. Ona bakarken gülümseyin. Sizin pozitif duygularınız çocuğunuza da yansıyacak ve gülümsemenin o büyülü enerjisini mutlaka keşfedecektir.
Çocuğunuza Zaman Ayırın!
Çocuğunuz büyüdüğünde annem ve babam benim çok iyi okullara gidebilmem için deliler gibi çalıştılar öyle ki yüzlerini bile göremezdim ne de güzel günlerdi demeyecek. Ya da annem evimizi ne kadar düzenli tutardı, eşyalarımız pırıl pırıldı evimiz mis gibi kokardı diye sizi hatırlamayacak. Elbette bunları hatırlayacak fakat sizlerin fedakârlıklarına minnet duyarak değil. Neleri hatırlayacak biliyor musunuz? “Bir gün annem yemek yaparken yanına gitmiştim, anne canım çok sıkılıyor oynayalım mı diye sormuştum. Bana git televizyonu aç çizgi film falan izle diyeceğini düşünürken annem mutfak önlüğünü çabucak çıkardı ve hadi oynayalım dedi.” İşte o anda annenin mutfak önlüğü süper bir kahramanının pelerinine dönüşür çocuğun gözünde. Annemle kulelerden şatolar yaptık ve ejderhalarımızı sakladık, o kadar eğlendik ki anlatamam. O sırada babam geldi çok acıkmıştı. Bizi oyun oynarken görünce çıkardı kravatını oturdu yanımıza bizim kulemizin yanına şahane bir kule yaptı.”
Çocuğunuz bunları hatırlar. Her zaman oyun oynayamazsınız tabi ki. Yetişkinler olarak sorumluluklarımız çok fazla. Fakat arada rutinin dışına çıkıp çocukları şaşırtmak, onlara zaman ayırmak için çok nedenlerimiz var. Zamanı tutamıyoruz ama anılarımız her zaman yanımızda.
Konuşun!
Çocuğunuzla bol bol konuşun. Gün içinde neler yaptığınızı, sizi nelerin heyecanlandırdığını, nelerin sinirlendirdiğini, kimlerle neler yaptığınızı anlatın. Bunları eminiz ki akşam eve geldiğinizde anlatıyorsunuz ama muhtemelen bir yetişkine, eşinize anlatıyorsunuz çocuğunuz da kıyıdan köşeden kulak misafiri oluyor. Çocuğunuza anlattığınızda artık ona birey olarak değer verdiğinizi ve önemsediğinizi göstermiş olursunuz. Onunla konuşun, anlatın bir süre sonra göreceksiniz ki o da size içtenlikle anlatacak yaşadıklarınız.
Dinleyin!
Anne-babalar genellikle çocukların cümlelerinin başını dinleyip sonunun nereye bağlanacağını tahmin ederek sonunu kaçırırlar ya da geçiştirirler. Sevgili anne-babalar çocuğunuz size bir şey anlatacaksa lütfen işinizi gücünüzü bırakın ve çocuğunuzun göz hizasına gelerek onu dinleyin. Sonuna kadar dinleyin. Yargılamadan, eleştirmeden içtenlikle dinleyin.
Olumlu Olun!
Elektrikler aniden gidince yaşadığımız sinir bozukluğunu getirin aklınıza. Yaptığımız her ne ise hepsi aniden durur ve gerçekten sinirleniriz. Elektrikler gidince sinirlenen bir anne-baba yerine oh ne de iyi oldu hadi mumları yakıp komik hikâye yarışması yapalım diye düşünüp krizi fırsata çeviren bir anne-babanın evinde yetişen bir çocuk yaşadığı kriz anlarında sakin olup olumlu bir yönünü bulmayı öğrenir. Sonuç? Mutluluğa gider.
Sarılın!
Çocuğunuzdan kucaklaşmayı mahrum etmeyin. Duygusal ihtiyaçları yeterince karşılanmayan çocuklarda gelişim geriliği yaşandığını biliyor musunuz? Çocuklarınıza bol bol sarılın, onları öpün.
Mutlu çocuklar yetiştirmek bizim elimizde.