5 Yaşında Otizmli Çocuğun Yaptığı Harika Resimler
Birleşik Krallık’ın Leicestershire kentinde yaşayan Iris Grace Halmshaw, yalnızca beş yaşındayken yaptığı resimlerle sanat dünyasında adından söz ettirmeyi başarmıştı. Konuşamayan bu küçük kız, renklerle öylesine güçlü bir dil geliştirmişti ki, eserleri Monet ve Renoir’ın tablolarına benzetiliyordu.

Otizmle Yaşayan Bir Çocuğun Sanatla Kurduğu Bağ
Iris’e iki yaşındayken otizm tanısı konuldu. Anne ve babası, konuşma gecikmesi ve göz temasının azlığı nedeniyle endişeliydi. Doktorlar pek umut verici konuşmasa da, annesi Arabella Carter-Johnson pes etmedi. Uzun geceler boyunca yaptığı araştırmalar sonucunda, Iris’e en iyi gelebilecek yöntemin sanat terapisi olabileceğini keşfetti. Bu kararla birlikte, küçük bir kızın dünyası yavaş yavaş renklerle dolmaya başladı.
“İlk resmini yaptığında, kâğıdı renklerle doldurdu. Ancak bu rastgele değildi, düşünülmüş, planlanmış bir şekildeydi. O an, onun dünyasına açılan kapıyı bulduğumuzu anladım.” -Arabella Carter-Johnson
Monet ve Renoir Tarzında Eserler

Iris’in resimleri, empresyonist sanat akımını anımsatıyor. “Anima”, “Water Dance” ve “Tumpty Tum” gibi eserleri, Monet’nin ışık ve doğa kullanımına yakın bir derinlik taşıyor. Bazı tablolarını kendi adlandırırken, çoğunun ismini annesi Arabella koyuyor. Renklerin iç içe geçtiği bu eserler, yalnızca doğayı değil; duyguları, sessizliği ve iç dünyayı da anlatıyor.
“Renkleri nasıl kullandığı inanılmaz. Onun yaşıtlarında görmediğim bir sezgiye sahip.” -Arabella Carter-Johnson
İki Saatlik Olağanüstü Konsantrasyon

Iris, yaşıtları birkaç dakikada dikkatini kaybederken, bir tablo üzerinde iki saate kadar kesintisiz çalışabiliyor. Resim yaparken doğadan, özellikle su, gökyüzü ve tarlalardan ilham alıyor. Onun tablolarında bir olgunluk ve gizem duygusu var; izleyene yalnızca bir manzara değil, bir ruh hali yansıtıyor.
İlham Kaynağı: Thula

Iris’in terapi kedisi Thula, resim yaparken onun en yakın dostu. İkisi ayrılmaz bir ikili haline gelmiş. Thula, Iris’in kendini güvende hissetmesine ve dünyayla bağ kurmasına yardımcı oluyor, hatta birlikte banyo bile yapıyorlar!
Müzikle Gelen Renkler

Iris yalnızca resim yapmayı değil, müziği de çok seviyor. Özellikle klasik müzik ve keman sesinden büyük keyif alıyor. “Dance to the Oboe” isimli tablosu, onun müzikle kurduğu bu derin bağı anlatıyor.
Sanatla Dünyaya Açılan Kapı

Annesi Arabella, Iris’in resimlerini ilk kez Facebook’ta paylaşmaya başladığında, gelen yorumlar olağanüstüydü. Bir anne gururundan çok öte, insanlar bu küçük kızın dünyasına hayran kalmıştı. Kısa sürede açılan websitesi, 200’den fazla ülkeden ziyaret aldı. Eserleri binlerce dolara satıldı, kart ve baskılarla gelir elde edildi. Bu gelirlerin tamamı, Iris’in konuşma, müzik, yoga ve terapi eğitimlerine yönlendirildi.
“Kazançların tamamı onun gelişimi için kullanılıyor. Resimleri yalnızca sanat değil, bir iyileşme aracı oldu.” -Arabella Carter-Johnson
Bilim İnsanlarının Görüşü

Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Profesör Allan Snyder, Iris gibi savant bireylerin beyinlerinin özel bir farkındalık düzeyine erişebildiğini belirtiyor:
“Bu tür yetenekler çoğumuzun içinde var, fakat yalnızca çok az insan bu potansiyele ulaşabiliyor.”
Sessiz Bir Dehanın Ardından

Bugün Iris Grace büyüdü, ancak hikayesi hâlâ dünyanın dört bir yanında anlatılmaya devam ediyor. Onun sessizliği, milyonlarca kişiye farklı olmanın ne kadar güçlü bir şey olabileceğini hatırlatıyor. Resimleriyle dünyayı daha renkli, daha duyarlı ve daha umut dolu bir yer haline getiriyor.
Bu yazılar da ilginizi çekebilir;